İzleyiciler

14 Haziran 2016 Salı

Sosyal Medya Ve Biz

Üniversiteden mezun olalı 3 yıl oluyor ve ben okula dair en çok neyi özledim diye düşünürken kendimi bu bloğu açma, kendimi ve hayata dair bizleri ilgilendiren herşeye farklı bir bakış açısı ile yaklaşarak bir nebze olsun yol gösterici nitelikte yazılar yazma isteğimle başbaşa buldum.

Üniversitedeyken makale okumayı çok severdim en çok keyif aldığım hocalarımın ve ya onların önerdiği başka isimlerin makalelerini okumaktı. Her konuda makale ilgimi çekmiştir diyemeceğim en çok medya ve iletişim üzerine olan ve tabiki son yıllarda hayatımızın vazgeçilmez tek unsuru olma yolunda hızla ilerleyen sosyal medya üzerine olan makaleleri okumak her zaman daha çok keyif vermişti bana.


Neden bende yazmayayım ki dedim kendime okul yıllarımda yorum yapabilme okuduğunu, dinlediğini yoruma çevirebilme,çalışılan metin üzerine dokusunu bozmadan özüne dokunmadan bilgiye dayalı yorum yapabilme kabiliyetimin olduğunu sayısal derslerimizin hocaları hariç çoğu hocamdan duydum. Benim şu dönemde en takıldığım konulardan biri sosyal medyanın sanal gerçeklik olarak algılanıp nasıl insanları günden güne kimliksizleştirmesi kişiliklerini yok etmesi ile ilgili. 



Günümüzde sosyal ağlarda hesabı olmayan yoktur diyebiliriz.Facebook,instagram,twitter,flicker,tumblr, vs. bunlar gibi birçok sosyal paylaşım ağı mevcut.Ve biz bunları öyle bir sömürerek kullanıyoruz ki yani dibine kadar kullanıyoruz. Örneğin kişi normal günlük hayatında çok sıradan monoton bir hayat yaşıyordur, bazıları da asgari ücretle evini geçindirmeye çalışan bir ailenin ferdidir aslında ama sosyal ağlarda kendilerinden kat ve kat üstün yaşadıklarını düşündükleri kişiler onları her zaman etkiler. Bu moral bozukluğu, kendine güvensizlik , tükenmişlik gibi sendromları da beraberinde getirebilir. Abartmıyorum sosyal medyada herkes birbiri ile yarış içinde en basiti bir sahile yürüyüşe mi çıkıldı illa ki bir yer bildirimi veya bir resim paylaşılmadan dönülmüyor. Bu her gidilen yer için geçerli. 

Bir cafeye oturmaya kafa dinlemeye çayımızı yudumlayıp sahil kenarında keyif yapmaya bile gitsek elimizden telefon düşmüyor süreki kendimizi birilerine iyi göstermek, kendimizi elitmiş gibi göstermek, olduğumuzdan farklı bir karakteri yaratma çabası içine giriyoruz. Halbuki bizim bastırılmış içsel dürtülerimiz burada harekete geçiyor olduğumuz insan değil, olmak istediğimiz insanı oynuyoruz sosyal ortamlarda. Aslında sosyal medyada olmak istediğimiz karaktere bürünerek biraz da olsa egomuzu tatmin edip rahatlıyoruz. Bu sistemin önünü açan akım "Yeni Medya" olarak adlandırdığımız akımdır.Yeni medya paylaşımların,sosyalliğin,etkileşimin,anında feedback sisteminin habercisi olarak hayatımıza girdi.Tüm bunlar ile birlikte insanlar sosyal medyada sosyalleşebildiler mi yoksa sosyalleşme adı altında kendilerini benliklerini ararken mi buldular burası muamma?


Geleneksel tek yönlü medya anlayışının yerini "Yeni Medya" kavramına bırakması ile tek yönlü, Feedback'siz iletişim devri sona erdi ve her türlü veri,bilgi,materyal vs.kendimizle ilgili olsun olmasın her türlü datayı kitlelere ulaştırma imkanımız doğdu.Yeni medya akımının bize kazandırdığı şeyler mi fazla yoksa kaybettirdikleri mi u tartışılır? Bana göre kayıplarımız her geçen gün artmakta ama iyi yönlerini yakalayabilenler de yok diyemem.Geleneksel medya ile sadece medya ve medya araçları tarafından bize verileni almakla sınırlıyken yeni medya ile bize sunulanlar karşısında eyleme geçebilme,konulara dahil olabilme,feedback hakkımız doğdu.

İnternet kullanımının yanı sıra sosyal paylaşım ağlarının kullanımının her geçen gün önlenemeyacek şekilde artması ile etkileşim de arttı ve yayınlanan her içerik kolaylıkla yayılabilme,paylaşılabilme imkanı buldu.Hal böyle olunca herşey internet üzerinden yürütülmeye başlandı ve geleneksel medya anlayışı yok olmaya yüz tuttu. Şuan son çırpınışları da olsa da bazı kitleler tarafından desteklenip ayakta kalmaya savaşacak kadar zamanı olduğunu da düşünmüyor değilim..